Türk örf ve adetleri gereği evliliğe adım atacak kişiler, söz verme niteliği taşıyan evlilik öncesi döneme ilişkin olarak nişanlanma adı altında ön birliktelik kurarlar. Halkımızda yerleşmiş olan bu örf gereği Türk Hukuku da toplumun sistematiği gereği buna nişanlanmaya ve nişanlılık sürecine ilişkin yasal düzenlemelere yer vermiştir. Nitekim Türk Medeni Kanunumuzun Evlilik Hukuku’na dair ikinci kitabında 118. madde ve devamında nişanlılık düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunumuzun 118. maddesine göre ‘nişanlanma, evlenme vaadiyle olur’ denilerek kişilerin Türk Hukuku bağlamında ne şekilde nişanlı sayılacakları belirtilmiştir. Fakat her nişanlılık evlilikle sonuçlanmamaktadır. Evlenmek isteyen tarafların en az birinin evlenmekten vazgeçmesi halk arasında ‘nişan atma’ olarak bilinir. Peki nişan atılması halinde tarafların tazminat vb. hakları var mıdır ?

Ülkemizde her nişanlanma evlilik ile sonuçlanmamakta, evlilik ile sonuçlanmayan nişanlanma evresi ise tarafları maddi ve manevi açıdan yıpratmaktadır. Halk arasında nişanın atılması, nişanın bozulması şeklinde ifade edilen bu durumlarda yörenin adetine göre taraflar maddi açıdan kayba uğramakta, özellikle kadınlar ise manevi açıdan çöküntüye uğramaktadırlar. Peki bu maddi ve manevi zararın giderilmesi mümkün müdür?

Nişanlanmadan Doğan Haklar

Bunun haricinde kanun koyucu nişanlılık kurumunu farklı bir yere koyarak evlilik ilişkisine yakınlaştırmaya çalışmıştır. Nitekim nişanlılık içerisinde olan kişilerin sahip olacağı haklar bakımından bu husus açıkça görülecektir. Nişanlanmadan doğan hakları şu şekilde sıralamak yerinde olacaktır :

  • Nişanlanma sürecinde veya nişanın bozulması ile birlikte müşterek (ortak) bir çocuğun meydana gelmesiyle birlikte ‘evlilik dışı çocuğun nesebinin düzeltilmesi’ ne yönelik dava açılabilecektir. Bununla birlikte babalık davası da açma hakkı doğacaktır.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteme hakkı
  • Mal rejimi sözleşmesi yapma hakkı
  • Tanıklık yapmaktan kaçınma hakkı vb.

Görüldüğü üzere nişanlanma dolayısıyla tarafların hukuki statüleri değişmekte ve taraflar evlilik birliğine hazırlanmaktadır. Her ne kadar Medeni Kanunumuz bu şekilde düzenlemeler gerçekleştirmiş olsa da uygulamada verilmiş bazı kararları tasvip etmediğimizi beyan etmek isteriz. Özellikle Askeri Yargıtay’ın şehit nişanlısına destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat verilemeyeceğine dair kararı tarafımızdan kabul görmemektedir. Görüşümüz; Türk Medeni Kanunu doğrultusunda şehit polis ve şehit asker nişanlılarının da bu haklardan faydalanabileceği yönündedir.

Nişanın Bozulmasının Sonuçları (Nişanın Atılması, nişanın bozulması) 

Nişanın bozulmasıyla birlikte taraflar maddi ve manevi açıdan sıkıntıya girecek, belki de yaşantıları boyunca bu manevi çöküntünün etkilerini hissedecekler. İşte bu nedenle Türk Medeni Kanunu, nişanın bozulması neticesinde taraflara maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı tanımıştır. Türk Medeni Kanunumuzun 120. maddesi maddi tazminatı düzenlerken 121. maddesi de manevi tazminatı düzenlemiştir.

Türk Medeni Kanunu’na buradan ulaşabilirsiniz.

Nişanın Bozulması Nedeniyle MADDİ TAZMİNAT

Türk Medeni Kanunumuzun 120. maddesine göre ‘nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan, taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır’ diyerek kanunumuz kusurlu olan taraftan maddi tazminat talep edilmesinin önünü açmıştır.

Yine Türk Medeni Kanunu 120. maddesinde dava açma hakkını yalnızca nişanı atılan kişiye değil onun anne ve babasına da tanınmıştır. Dava açmaya hakkı olan kişinin anne ve babası da nişan masraflarını talep edebileceklerdir. Nişanın atılması nedeniyle maddi tazminat davasının açılması için bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bu şartlar :

  • Nişanlılık, tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilmelidir. Tarafların karşılıklı anlaşarak nişanı sona erdirmeleri halinde herhangi bir tazminat hakkından söz edilemeyecektir.
  • Davacı, nişanın bozulması dolayısıyla maddi bir zarara uğramış olmalıdır.
  • Nişanlılık, haksız bir sebeple bozulmalıdır.
  • Nişanın bozulması ile meydana gelen maddi zarar arasında illiyet bağı olmalıdır.

Nişanın Bozulması Nedeniyle Açılacak Maddi Tazminat Davasında Taraflar

Nişanlılık ilişkisinin sona ermesiyle birlikte maddi tazminat davasını açacak davacı; haksız bir şekilde nişanlılık ilişkisi sona erdirilmiş olan ve maddi zarara uğrayan nişanlı kişi olacaktır. Bunun haricinde nişanlı kişinin anne ve babası da maddi tazminat davası açma hakkına sahiptirler.

Nişanın bozulması nedeniyle açılacak maddi tazminat davasında davalı kişi, haksız bir nedenle nişanı bozan, nişanı atan kişidir. Şayet bu kişi ölmüş ise bu dava onun mirasçılarına karşı açılabilecektir.

Zamanaşımı

Nişanın bozulması nedeniyle maddi tazminat davası açmak isteyen davacılar, nişanın bozulması tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalarını açmak zorundadır, aksi halde 1 yıllık sürenin geçmesi ile dava hakkı zamanaşımına uğrayacaktır.

Nişanın Bozulması Nedeniyle MANEVİ TAZMİNAT

Türk Medeni Kanunumuz 121. maddesinde de manevi tazminat hususunu düzenlemiştir. Buna göre ; ‘ nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir’ denilmiştir. Nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat talep edilebilmesi için 4 şartın gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar ;

  • Nişanlılık, tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilmelidir. Tarafların karşılıklı anlaşarak nişanı sona erdirmeleri halinde herhangi bir tazminat hakkından söz edilemeyecektir.
  • Nişanı bozulan kişinin kişilik hakları ihlal edilmiş olmalıdır.
  • Nişan bozan kişi kusurlu olmalıdır.
  • Kusur ile zarar arasında illiyet bağı olmalıdır.

Nişanın Bozulması Nedeniyle Açılacak Manevi Tazminat Davasında Taraflar

Nişanın bozulması nedeniyle açılacak manevi tazminat davalarında davacı ; nişanın bozulması nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen ve manevi açıdan zarar gören nişanlıdır. Nişanı bozulan kişinin ölmesi halinde mirasçıları manevi tazminat dava açamayacaklar fakat açılmış manevi tazminat davasını devam ettirebileceklerdir.

Nişanın bozulması nedeniyle açılacak manevi tazminat davasında davalı ise ; nişanı haksız yere bozan ve kişilik haklarını ihlal eden nişanlıdır. Davalı sıfatı yalnızca bu kişiye ait olacak, şahsın annesi veya babası davalı sıfatı ile yargılanamayacaklardır. Nitekim Yüksek Mahkeme de buna dair karar vermiş olup nişanı bozan tarafın anne ve babasının davalı sıfatını taşıyamayacaklarını belirtmiştir.

Zamanaşımı

Nişanın bozulması nedeniyle açılacak manevi tazminat davası nişanın bozulmasından itibaren 1 yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır.

Hediyelerin Geri Verilmesi Davası

Türk Medeni Kanunumuzun 122. maddesine göre ‘nişanlılık, evlenme dışında bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya milsen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır’ diyerek hediyelerin geri verilmesine yönelik kanuni düzenleme yapılmıştır.

Madde metninden de anlaşılacağı üzere burada nişanın ne şekilde bozulduğu, kimin tarafından bozulduğu, haklı veya haksız bir sebeple bozulup bozulmadığı önemsizdir. Nişanlılık ilişkisinin sona ermesi halinde taraflar evlilik vaadi doğrultusunda yöre ve adetler gereği vermiş oldukları hediyeleri geri isteyebileceklerdir.

Boşanma ile ilgili detaylı yazımıza ise buradan ulaşabilirsiniz.