Boşanma davaları, aile birliğini kuran tarafların bu birlikteliği sonlandırma amacı ile açtıkları davalardır. Taraflar, birçok gerekçe ile evlilik birliğini sonlandırmak istemekte ve bunun için anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası açmaktadır.
Boşanma Hukuku, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir. Eşlerin ortak yaşantısını düzenleyen, müşterek çocukların mevcut durumlarını ve geleceklerini koruma altına almayı amaçlayan, eşlerin karşılıklı olarak hak ve yükümlülüklerini düzenleyen hukuk dalıdır. Çerçeve kanunlarla da desteklenen Türk Medeni Kanunu, nişanlanma ve evlenmeye ilişkin düzenlemelerin yanı sıra ayrılık halini ve boşanma halini de düzenleyerek Aile Hukukunun yasalaştırıldığı metindir.
Son yıllarda hızla artan boşanma sayıları ve çiftlerin hukuki statüsü, müşterek çocukların korunması hususları önem kazanmıştır. İşbu nedenle sizlere boşanma hukuku ile genel bilgileri burada izah etmeye çalışacağız.
Boşanma Sebepleri Nelerdir ?
Boşanma sebepleri uygulamada ve öğretide iki ana başlık altında toplanmıştır. Buna göre boşanma sebeplerini özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ayırmak gerekmektedir. Buna göre ;
1- Özel Boşanma Sebepleri
- Zina
- Hayata kast, pek kötü davranış veya onur kırıcı davranış
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
- Akıl hastalığı
- Terk
2- Genel Boşanma Sebepleri
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (ekonomik nedenler, cinsel hayat, hastalık, sadakatsizlik, şeref ve saygınlığa ilişkin hareketler, din, ortak hayatın çekilmezliği vs.)(Detaylı açıklamalar için boşanma nedenleri yazımızı okuyunuz)
Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanunumuz boşanma sebeplerini detaylı bir şekilde düzenleme altına almıştır. Fakat bunun yanı sıra Yargıtay da vermiş olduğu kararlarla yeni sebepler yaratmakta, içtihatları ile kanuna destek olmaktadırlar. Bugün çok ufak gibi görünen bir sorun dahi boşanma nedeni olabilmektedir. İşte bu nedenle evlilik birliğinin devamı sürecinde eşlerin birbirlerine saygı ve sadakati ön planda tutulmuş, davalar bu çerçevede sonuçlandırılmaya çalışılmıştır.
ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ
Zina
Zina, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Buna göre ; ‘Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.’ denilerek düzenlemeye alınmıştır.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere zina sebebiyle boşanmak için bazı şartlar söz konusudur. Zina sebebiyle boşanma davası isteyen eş, bu davasını kanunda belirtilen süreler içerisinde açmakla yükümlü olup zina yapan eşin affedilmesi halinde de dava hakkının düştüğü görülmektedir.
Hayata Kast, Pek Kötü Davranış veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde doğrudan boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Madde metnine göre ; ‘Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.’ denilmiştir. Yine zinada olduğu gibi burada da dava açma süresi söz konusudur ve af halinde dava açma hakkından feragat edildiği kabul edilmektedir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma
Türk Medeni Kanunun 163. maddesinde düzenlenen işbu boşanma sebebine göre eşlerden birisinin küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde diğer eş boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Zina ve pek kötü muameleye dayanan boşanma sebeplerinde olduğu gibi burada herhangi bir zamanaşımı veya af durumu söz konusu değildir. Nitekim böyle bir suçun işlenmiş olması veya haysiyetsiz yaşantının devam ediyor olması boşanma sebebi olarak adledilecek ve herhangi bir hak düşürücü süreye tabi olmayacaktır.
Terk Nedeniyle Boşanma
Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenen Terk sebebiyle boşanma çokça karşılaşılan boşanma sebeplerinden birisidir. Fakat kanunun getirmiş olduğu yükümlülükler nedeniyle bu sebeple boşanma davası pek açılamamaktadır. Nitekim madde metni şu şekildedir : ‘ Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise ; terk edilen eş boşanma davası açabilir.
Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay için ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.’ şeklinde düzenlenmiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere terk sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için bazı maddi şartlar söz konusudur. Bunları kısaca sıralayacak olursak ;
- Eşin evi terk etmesinin üzerinden 6 ay geçmiş olmalı
- İhtar çekilmiş olmalı
- Boşanma davası açılmalı
- Mahkeme kanalıyla yeniden ihtar çekilmeli
- Bu ihtara da karşılık verilmezse boşanmaya karar verilmeli
Yukarıda da izah ettiğimiz üzere usuli açıdan zor bir boşanma sebebi olan terk nedeniyle boşanma davaları, uygulamada da biz avukatlar tarafından pek tercih edilmemektedir. İşbu nedenle Terk sebebiyle açılacak boşanma davalarında Aile Mahkemesi Hakimleri çiftleri evlilik birliğini yeniden oluşturmaya yönlendirmekte, evlilik birliğini kurtarmaya çalışmaktadır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Türk Medeni Kanunu 165. maddesine göre : ‘Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.’ denilmiştir. Madde metni gayet açık olup akıl hastalığı sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için resmi kurumdan sağlık raporu şartı söz konusudur. Bu rapor olmadığı takdirde bu sebebe dayanılarak boşanmaya karar verilemeyecektir.
GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ
Türk Medeni Kanunumuz, boşanma sebeplerini sıralarken 166. maddede, uygulama ve doktrin tarafından genel boşanma sebebi olarak adlandırılan ‘ Evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ başlığını düzenlemiştir. Bugün, boşanma davalarında dayanılan sebeplerin en önemlisi bu olup eşlerin kusurlarına göre boşanmaya karar verilebilmesi anlamını taşımaktadır. Nitekim bugün açılmış davaların neredeyse tamamı bu sebebe dayanmaktadır. İşbu nedenle boşanma hukuku incelenirken, üzerinde önemle durulması gereken madde 166. maddedir.
Bunun yanı sıra anlaşmalı boşanma kurumu da burada düzenlenmiş ve genel boşanma sebepleri başlığı altında incelenmiştir. Fakat şahsi görüşümüz, Anlaşmalı Boşanma kurumunun tamamen farklı bir kategoride yer aldığıdır. Nitekim bu davalarda hakim, tarafların talepleri ile bağlıdır ve evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına yönelik herhangi bir araştırma yapmamaktadır. Sırf bu madde altında düzenlendiği için anlaşmalı boşanma kurumunun da genel boşanma sebebi olarak kabul edilmesi tarafımızdan kabul görmemektedir. Nitekim bu hususa ortak hayatın yeniden kurulamaması da dahildir.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması
Genel boşanma sebeplerini bir araya toplamış olan bu kurum, kusur çerçevesi etrafında eşlerin boşanmalarını düzenlemektedir. Nitekim bir evlilik birliği içerisinde eşler özel boşanma sebeplerinden biri içerisinde vücut bulmaksızın boşanma talebinde bulunabilirler. Böyle bir durumda seçilecek boşanma sebebi ‘evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ dır. Yukarıda saydığımız cinsel sorunlar, sadakatsizlik, ekonomik nedenler gibi hususlar da bir evlilik birliğini çıkmaza sokabilmekte, eşler için ortak hayatı çekilmez kılabilmektedir. İşte bu nedenle kanun koyucu böyle bir genel düzenlemeye gitmiştir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle görülen boşanma davalarında hakimin vicdani kanaati büyük önem taşımaktadır. Nitekim ortada kusur derecelendirmesi yapılması gereken durumlar söz konusudur. Örneklerle açıklamak gerekirse Türk Medeni Kanunu aldatmayı boşanma sebebi sayarken Yüksek Mahkeme ; vajinismus hastalığını boşanma sebebi olarak görmektedir. Bir davada eşin vajinismus hastası olduğu ve diğer eşin de aldatma hususunu gerçekleştirmesi karşısında Hakim nasıl bir yol izleyecektir ? İşte bu nedenle hakimin olaylara bakışı ve vicdani kanaati neticesinde karara hükmetmesi gerekecektir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına örnek oluşturabilecek ve Yargıtay’ca da kabul görmüş boşanma sebeplerini sıralamak gerekirse ;
- Cinsel uyum ve doyumun kurulamaması
- Cinsel ilişkiden kaçınma
- Eşi yok yere ahlaksızlıkla itham etme
- Eşini sevmediğini beyan etme
- Ev işlerini yapmaktan kaçınma
- Cumhuriyet karşıtı faaliyette bulunma
- İntihara kalkışma
- Aşırı şekilde borçlanarak birçok icra takibinin yapılması
- Evlilik sırlarını başkasına anlatma
- Eşin ilk evliliğinden olma çocuğu istememe vs.
Görüldüğü üzere bu sebepler dolayısıyla mahkemeler boşanmaya karar verebilmektedir. İşbu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir ve karşı tarafa kusur izafe edebileceğiniz ölçüde boşanma sonucuna ulaşabileceksinizdir.
Anlaşmalı Boşanma
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenmiş olan anlaşmalı boşanma ; evlilik birliğinin temelinden sarsılması üst başlığı altında incelenmiştir. Fakat yukarıda da izah ettiğimiz üzere bu husus genel boşanma sebebi değildir kanaatindeyiz. Diğer makalelerimizde de anlaşmalı boşanma hususuna çokça değinmiş olmakla beraber burada anlaşmalı boşanma için kısa kısa izahatlarda bulunacağız.
Anlaşmalı boşanma isteyen taraflar ortak bir dilekçe veya bir eşin vermiş olduğu dilekçeyi diğer eşin kabulüyle anlaşmalı olarak boşanabilirler. Taraflar arzularını anlaşmalı boşanma protokolüne dökmek zorundadırlar. Şayet mahkemeye buna ilişkin bir protokol verilmemişse duruşma esnasında buna ilişkin düzenlemeler hakim huzurunda gerçekleştirilebilecektir. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için kanunun aramış olduğu bazı şartlar söz konusudur. Türk Medeni Kanunu 166. maddede düzenlenen anlaşmalı boşanma şartları şu şekildedir :
- Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalı,
- Eşler başvuruyu birlikte yapmalı,
- Hakim, tarafları bizzat dinlemeli
- Anlaşmalı boşanmaya ilişkin hususlar protokole bağlanmalı.
Anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenirken bazı hususların önemle üzerinde durulmalı ve bu hususlar mutlaka protokolde düzenlenmelidir. Anlaşmalı boşanma protokolünde bulunması gereken zorunlu unsurlar :
- Maddi Tazminat
- Manevi Tazminat
- Yoksulluk Nafakası
- Velayet
- Çocukla Münasebet (Çocukla Kişisel İlişki Tesisi Kurulması)
- İştirak Nafakası
Bu hususların düzenlenmediği protokol iptal edilmeyecek, duruşma esnasında hakim tarafından bu eksiklik giderilebilecektir. Bu hususların sağlanması halinde Aile Mahkemesi anlaşmalı boşanmaya karar verecek ve evlilik birliği tarafların arzusu ile son bulacaktır.
Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenmiş bir diğer boşanma sebebi de ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır. Bu sebebe göre ; daha önce açılmış boşanma davası reddedilen eş, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesine rağmen evlilik birliği için olumlu bir adım atılamamışsa Aile Mahkemesinden evlilik birliğinin sonlandırılmasını talep edebilecektir. Nitekim madde metni incelendiğinde :
‘Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde , her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.’ denilmektedir.
Her ne kadar genel boşanma sebebi olarak görünen bir kurum olsa da görüşümüz bu hususun da anlaşmalı boşanma gibi ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekliliğidir. Nitekim burada da hakim evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını araştırmamakta, yalnızca kanuni karine teşkil eden bu hususu dava ile sonlandırmaktadır.
Boşanma Davalarında Yargılama
Boşanma davaları yargılama hukuku bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabi olup şu kurallara tabidir :
- Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bu hususlar ispatlanmış sayılmayacaktır
- Hakim, tarafların ileri sürmüş olduğu olgular konusunda taraflara hiçbir surette yemin teklif edemez.
- Tarafların ikrarı hakimi bağlamaz
- Hakim delilleri serbestçe takdir ve tayin eder.
- Taraflar arasındaki anlaşmalar hakim onaylamadıkça hüküm doğurmaz.
Görüldüğü üzere boşanma davaları sıkı bir hakim denetimine ve yorumuna tabi davalardır. Tarafların ikrarı dahi hakimi bağlamamakta hakim vicdani kanaatine ve mevcut delillere göre kararını vermektedir. Nitekim günümüzde boşanma davalarında eşler birbirlerini tehdit edebilmekte, yalan beyan için zorlanabilmektedir. Kanun koyucu hakime böylesine geniş bir yetki alanı bırakarak bu hususların önüne geçmek istemiştir.
Boşanma Davalarında Verilecek Mahkeme Kararı Nedir ?
Boşanma davalarında en büyük sorun, mahkemenin ne karar vereceğinin kesin deliller olmaksızın tahmin edilemez oluşudur. Bunda hakimin geniş takdir yetkisinin ve Tük Hukukunun aileyi koruma çabasının etkisi büyüktür. Nitekim boşanma davalarında hakim, eşleri çoğu zaman evlilik birliğine davet etme çabası içerisine dahi girmektedir. Bu bahsettiğimiz çaba kanunun kendisine vermiş olduğu sulh talebi değil, tamamen hakimlerin tavırlarıyla alakalı bir husustur.
Boşanma davalarında mahkeme 3 çeşit karara hükmedebilecektir. Bunlar ;
- Boşanma
- Ayrılık
- Davanın Reddi
Boşanmaya karar verilmesi halinde evlilik birliği son bulacaktır. Ayrılık kararı çıkması halinde eşler mevcut evlilikleri devam etmektedir. Fakat hakim, boşanma için yeterli vicdani kanaat oluşturamamış ve bu evlilik birliğinin kurtarılabileceğini düşündüğü için ayrılık kararı vermiştir. Böylelikle eşler 1-3 yıl arasında ayrılık kararı ile yaşamaya mahkum bırakılmıştır. Kanunun belirlemiş olduğu 1-3 yıllık ayrılık süresi çok uzun bir süre olup kanun koyucu burada kanımızca yanlış düzenlemeye gitmiştir. Nitekim özgür iradesi ile evlilik birliğini devam ettirmek istemeyen eşe bir ceza niteliği taşımaktadır. Bu sürelerin kısaltılması gerekmekte ve makul süreler için kanun koyucu tarafından çalışmalar yapılmalıdır.
Vekaletname bilgileri için tıklayınız.
Boşanma Hukukuna ilişkin makalelerimiz için tıklayınız.
Boşanma davaları ile ilgili Yargıtay Kararları için sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.