Kıdem tazminatı, işverene ait iş yerinde belirli bir süre iş gören işçiye ödenen toplu paraya verilen isimdir. Kıdem tazminatı yasada belirlenen hallerde işçiye ödenmelidir. Kıdem tazminatı işçiye, iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı ve geçerli nedenle feshi halinde ödenir. Ek olarak işveren işçisini haksız ve geçersiz bir şekilde işten çıkarmışsa da kıdem tazminatı ödenmelidir. Bu hallerde dışında da ülkemizde işçilere çalışmaları devam ederken kıdem tazminatı ödendiği görülmektedir. İşverenler, işçileri kendi iş yerleri arasında transfer etmekte veya sigorta kayıtlarında girdi çıktı yaparak işçilerin haklarını zedelemektedirler. Peki bu tip ara kıdem tazminatı ödemeleri karşısında işçinin hakları nelerdir ?

Kıdem Tazminatı ile alakalı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

İşçinin Çalışmasının Kesintiye Uğramaması

Öncelikle bir işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için bir yıldan fazla sürelerle işverene ait iş yerinde çalışmış olması gerekmektedir. Bir işçi, işverene ait birden fazla iş yerinde görevlendirilmiş olabilir. Bu hallerde hizmet süreleri birleştirilmeli ve buna göre hesaplama yapılmalıdır. Yine asıl işveren alt işveren ilişkisi arasında işçinin devri söz konusu ise yine bu süreler birleştirilmeli ve buna göre hesap yapılmalıdır. Bu noktada her somut olay kendi içerisinde değerlendirilmeli ve buna göre yorum yapılarak dava açılmalıdır. Aksi takdirde hak kayıpları söz konusu olabilir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi bir kararında şu ifadeleri kullanmıştır : ”4857 sayılı Kanun’un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur.”

kıdem tazminatı

İşçi Çalışırken Ödenen Kıdem Tazminatı

İşçi çalışmasına devam ederken işveren kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Bu noktada yasada bir engel yoktur lakin işçinin çalışmasının devam ediyor olması bu ödemelerin avans ödemesi olarak sayılmasına neden olmaktadır. Gerçekten de yerleşik Yargıtay uygulaması bu yönde olup işçiye çalışması devam ederken ödenen kıdem tazminatı ‘avans’ olarak nitelendirilmekte, işçinin tüm çalışma süresi ve tazminatı hesaplandıktan sonra yapılan ödemeler ana hesaptan faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Burada işçi almış olduğu ödemelerin faizleri nedeniyle zarara uğramakta ise de Yargıtay 9. hukuk Dairesi bu noktada işçilerin de hak etmediği ödemeyi almaları karşısında bunun sonucuna katlanmaları gerektiğini belirtmiştir.

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi – 2011/1012 E.  ,  2013/16955 K.

Kıdem tazminatı hesabında

DAVA :Davacı vekili, davacı işçinin kıdem tazminatı ile fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

1475 sayılı yasanın 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemler avans niteliğinde sayılmalıdır.

Bu durum asıl-alt işveren ilişkisi nedeni ile alt işverenler arasında devir halinde de geçerlidir. İşçinin korunması ilkesi gereğince, hizmette devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, işçinin, aynı asıl işverene ait işyerinde çeşitli şirketler nezdinde geçen tüm çalışmalarının kıdem tazminatı hesabında nazara alınması gerekir.

İş sözleşmesi feshedilmeksizin “kıdem tazminatı” adı altında yapılan ödemeler Dairemizce “avans” olarak nitelendirilmekte, tüm süre ve son ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından ödendiği tarihten fesih tarihine kadar yasal faizi de hesaplanarak mahsubu yoluna gidilmektedir. Kıdem tazminatına hak kazanmadığı halde avans adı altında ödemeyi alan ve bu şekilde yararlanan işçi de sonucuna katlanmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta davacının davalı Bakanlığa bağlı işyerinde değişen alt işverenler işçisi olarak çalıştığı, bu çalışma dönemlerinden 02.01.2003-31.12.2003, 05.03.2004-31.12.2004 ve 01.01.2006-28.02.2006 tarihlerini kapsayan üç döneminin son alt işveren olan davalı şirkete ait olduğu, davacıya alt işverenler nezdinde çalışırken 31.12.2003 yılında davalı son alt işveren ve 2005 yılında ise dava dışı hizmeti ihale ile alan şirket tarafından kıdem tazminatı ödendiği, bilirkişi hesap raporunda 2005 yılında ödenen kıdem tazminatının tüm süre üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından yasal faiz uygulanmadan mahsup edildiği, 2003 yılında davalı alt işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının ise mahsup edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece mahsup edilen kıdem tazminatının yasal faizsiz, 2003 yılında ödenen kıdem tazminatının ise yasal faizi ile birlikte mahsup edilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başka yargıtay kararlarına ulaşmak için sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.