Yoksulluk nafakasının ne olduğu, kimlerin yoksulluk nafakası alabileceğini ve kimlerin yoksulluk nafakası alamayacağına daha önce değinmiştik. Bu yazılarımızı okuyarak detaylı bilgi edinmek için lütfen ilgili yazılarımıza göz atınız :

Yoksulluk Nafakası yazısı için tıklayınız.
Yoksulluk Nafakası Alma Şartları yazısı için tıklayınız.
Ağır Kusurlu Eş Yoksulluk Nafakası Alabilir Mi yazısı için tıklayınız.
Kimler Yoksulluk Nafakası Alamaz yazısı için tıklayınız.

yoksulluk nafakası

Yoksulluk Nafakası Alamayacak Kişiler

Görüldüğü üzere daha önce de yoksulluk nafakası hususuna detaylıca değindiğimiz için burada herhangi bir açıklama yapmayacağız. Yalnızca yoksulluk nafakası alamayacak eşlerin hangileri olduğunu belirttiğimiz ‘Kimler yoksulluk nafakası alamaz’ yazısındaki örneklemeleri Yargıtay Kararları ile pekiştireceğiz. Öncelikle kimlerin yoksulluk nafakası alamayacağını kalem kalem sayarak örneklendirmemiz gerekirse ;

⦁ Fiilen evliymiş gibi yaşayan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ İşten kendi iradesiyle ayrılmış ve yoksulluğa düşmemiş eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Geliri olup yoksulluğa düşmeyecek eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Maaşı, aylığı, dul aylığı, emekli aylığı, yaşlılık aylığı yeterli olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Yeterli sosyal yardım alan eş, yeterli kira geliri olan eş, yabancı ülkeden geliri olan eş, işsizlik parası olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Mesleği olan ve buna bağlı olarak bir kazancı olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Memur olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Yeterli taşınmazı/taşınırı olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Bankada yeterli parası olan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Kendi isteğiyle yoksulluğa düşmüş eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Mesleği/yeteneği olup da bunu bilerek kullanmayan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Sürekli kumar oynayan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Eşiyle aynı parayı kazanan eş yoksulluk nafakası alamaz.
⦁ Eşi yoksul olan eş yoksulluk nafakası alamaz.

YARGITAY KARARLARI

1- Dul Aylığı, Emekli Maaşı, Yaşlılık Aylığı Yeterli Olanlar Yoksulluk Nafakası Alamaz

Yukarıda da saydığımız üzere öncelikli olarak Yargıtay’ın benimsediği ilke kazancın yoksulluğu ortadan kaldırıp kaldırmayacağının tespitidir. Nitekim eşin kazancı ile birlikte yoksulluğu ortadan kalkıyorsa yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir. Örneğin dul aylığı alan bir eşin yoksulluğu ortadan kalkıyor ise yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir.

* Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de vermiş olduğu bir kararında şu şekilde hüküm kurmuştur : Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, yoksulluk nafakası kararından sonra davalının baba ve annesinin ölümü üzerine emekli maaşı aldığı böylece yoksulluktan kurtulduğu ileri sürülerek yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. TMK’nun 176/3-4.maddesine göre: “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

“Somut olayda, davalı kadına 24.4.2002 tarihinden geçerli olarak aylık 50.000.000 TL yoksulluk nafakası verilmiş, bu tarihten çok önce (24.9.2000) ölen babasından intikal eden aylık 194.593.622 TL yetim maaşı almaya başlamıştır. Dolayısı ile boşanma ile birlikte davalının bu maaştan yararlanacağı bilinerek yoksulluk nafakasına hükmedildiği gibi, dul ve yetim maaşının miktar itibariyle yoksulluğu ortadan kaldırmadığı (HGK ‘ nın 21.2.2001 gün 2-162 E, 185 K. Sayılı ilamında da kabul edilmiş olup) böylece istemin reddi gerekirken delillerin yanılgılı şekilde değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yoksulluk Nafakasına İlişkin Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yukarıda değindiğimiz üzere dul aylığı, emekli maaşı yoksulluğu ortadan kaldırıyorsa eş yoksulluk nafakası alamayacaktır. Her ne kadar kural bu şekilde olsa da emekli maaşı veya geliri o eşin yoksulluğunu ortadan kaldırmayabilir. Bu husus Aile Mahkemesi Hakimi tarafından irdelenecek, yargılamada detaylıca araştırılacaktır. Hal böyleyken her somut olayda yoksulluk nafakası kendisi içerisinde değerlendirilmeli, Aile Mahkemesi Hakimi bu hususa vicdani kanaati doğrultusunda karar vermelidir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da önüne gelen bir uyuşmazlık dosyasında ‘Davalı Eş, boşanma ve yoksulluk nafakası kararından sonra babasından yetim ve dul maaşı almışsa da bu durum davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı ve nafakanın kaldırılması gerektiği anlamına gelmez’ diyerek her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir.

2- Sigortalı Çalışan Eş Yoksulluk Nafakası Alamaz

Yoksulluk nafakası alamayacak kişiler arasında sigortalı olarak çalışan eşler de yer almaktadır. Nitekim Yargıtay’ın da uygulaması bu yöndedir. Yukarıda belirttiğimiz Hukuk Genel Kurulu kararı esas alınarak tarafların sigortalı bir işte çalışıp çalışmadıkları tespit edilecek ve yoksulluk nafakasına ona göre hükmedilecektir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararında lehine yoksulluk nafakası verilecek eşin sigortalı olarak çalışıp çalışmayacağı araştırılmadan yoksulluk nafakasına hükmedilmesini bozma sebebi olarak kabul etmiştir. İlgili karar şu şekildedir :

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından kusur belirlemesi, çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarı, tazminatlar ve kadın lehine hükmedilen nafakalar yönünden incelemenin duruşmalı olarak yapılması talebiyle temyiz edilmiş ise de; duruşma gideri yatırılmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinden inceleme yapılmasına karar verildi. gereği düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
           2- Davacı kadının, alınan uzman raporunda kısa bir süre öncesine kadar ailesinin iş yerinde çalıştığı, yakında yine aynı işte çalışacağı belirtilmiş, dinlenen davacı tanığı olan kardeşi A. beyanında kadının kendi iş yerlerinde sigortalı olarak çalıştığını beyan etmiştir. Bu konuda bir inceleme yapılmadan davacının sigortalı çalışıp çalışmadığı, aldığı ücret tespit edilmeden ve Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları tartışılmadan eksik incelemeyle davacı yararına yoksulluk nafakası verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, 22.01.2014 tarihinde karar verildi.

3- Mesleği Olan Eş Yoksulluk Nafakası Alamaz

Yargıtay, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli araştırmaların başında lehine yoksulluk nafakası hükmedilecek kişinin mesleğinin olması ve gelirin olması gelmektedir. Şayet lehine yoksulluk nafakası hükmedilecek eşin bir geliri veya bir mesleği söz konusu ise bu noktada yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de vermiş olduğu bir kararında lehine yoksulluk nafakası hükmedilecek eşin bir gelirinin ve mesleğinin olmadığından bahisle verilen yoksulluk nafakasını onamış, kararı ve araştırmayı doğru bulmuştur.

Karar metni şu şekildedir :

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Davalının bir mesleği ve gelirinin olmadığı boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, boşanmaya neden olan olaylarda hiçbir kusurunun olmadığı gerçekleşmiştir. Davalı yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleştiği halde yoksulluk nafakası isteğinin reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (MK. md. 118-395, 5133 S.K. md. 2-3) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici l. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
Sonuç: Temyiz olunan kararın 1. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24.05.2004

4- Çalıştığı İşten İstifa Eden Kişi Yoksulluk Nafakası Alamaz

Daha önceki yazılarımızda da izah ettiğimiz üzere yoksulluk durumunu kendisi yaratan, kendisi yoksulluğa sürükleyen eşler yoksulluk nafakasına hak kazanamayacaktır. Nitekim çalıştığı işten istifa eden eş de bu şekilde davranmış olacak ve yoksulluğu kendisi yarattığı için yoksulluk nafakasına hak kazanamayacaktır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de bir kararında yargılama esnasında çalıştığı işten istifa eden eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesini isabetsiz bulmuştur. Karar metni şu şekildedir :

ÖZET: Yoksulluk durumunu kendi iradesi ile yaratan tarafın yoksulluk nafakası ile ilgili isteğin reddi gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı­nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalı (kadın) bir tekstil firmasında çalışırken yargılama sırasında 13.9.2002 tarihinde istifa suretiyle işten ayrılmıştır. Yoksulluk durumunu kendi iradesi ile yaratmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında yoksulluk nafakası ile ilgili isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen sebeple yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi. 16.06.2003.

5- Yeterli Taşınmazı ve Parası Olan Eşler Yoksulluk Nafakası Alamaz

Şayet bir eşin yeterli derecede taşınmazı ve yeterli derecede parası mevcut ise mahkemece lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir. Nitekim malvarlığı yüksek olan bir eşin yoksulluğa düştüğünü söylemek isabetsiz olacaktır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de vermiş olduğu bir kararında taşınmazı ve geliri olan eşe yoksulluk nafakası verilmesini isabetsiz bulmuş ve verilen kararı bozmuştur. İlgili karar şu şekildedir :

ÖZET: Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
(4721 S. K. m. 4, 166, 175, 186) (1086 S. K. m. 185) (818 S. K. m. 42, 43, 44, 49)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hükmün ayrılık davası, kocanın boşanma davası, kusur, tazminatlar, yoksulluk nafakası ve kişisel ilişki yönünden temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 24.6.2010 günü duruşmalı temyiz eden davalı-davacı G. E. vekili ve karşı taraf temyiz eden A. G. E. ile vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Davalı-davacı kocanın temyizi yönünden:
a- Velayeti anneye verilen müşterek çocukla baba arasında yaz dönemi için ve ayın belli haftalarında yatıya kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır.
b- Davacı-davalı kadının çalıştığı, taşınmazlarının ve kira gelirinin olduğu, iki şirkette pay sahibi bulunduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
(Burada diğer temyiz itirazları da yer almaktadır fakat nafaka dışı itirazlar olduğu için yer verilmemiştir)
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda 1/a-b, 2/b, c ve d bentlerinde yazılı sebeplerle BOZULMASINA, yukarda 2/b bentteki bozma nedenine göre ayrılık davası yönünden diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan diğer yönlerin ise yukarda 2/a bentte yazılı sebeplerle ONANMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Nafaka Hususunda Yargıtay Kararları sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.